Cihangir Cumhuriyeti Dizisi Sahici Geldi mi Size?

YAYINLAMA:
Cihangir Cumhuriyeti Dizisi Sahici Geldi mi Size?

Akın Aksu’nun kaleminden çıkan, yönetmen koltuğunda Mustafa Kara’nın oturduğu
“Cihangir Cumhuriyeti” isimli Tabii yapımı dizinin büyük bir bölümünü izledim. İki
bölümünü izleme gereği duymasam da epeyce sıkıldığımı itiraf etmeliyim. Cihangir sanki bir
cumhuriyetmiş de burası öteden beri asalaklar mahallesi olarak lanse edilmesi garibime kaçtı.
Dizinin alt metnine göre, bu mahallenin sakinleri entrikalı, herkesin herkesin arkasından dolap
çevirdiği, sırrın esamesi bile okunmayan, aşağılık kompleksli, sürekli içkiyle kafayı bulan ve
şehvetle, dayıcılık kartıyla kendi kendilerinin hem sırtını sıvazlayıp hem de en adi tokadı
vuran bir yer olarak gösterilmesi tuhaf olmasa gerek.

Açıkçası mahalleye uzak biri olarak hiç de dikkatimi çekmedi. Açık söylemem gerekirse beni
cezbetmedi, çünkü Cihangir’de böyle şeyler olabilir, ancak sadece bundan ibaretmiş algısı
yaratmak yanlış. Değerlerinden yoksun, öylesine yaşayan, ahlaksız bir toplum tezi sunmak
için yapılmış diyebilirsiniz. Ancak senarist yıllarca bu insanlarla, bu semtte iç içe yaşamış. Gizli
veya saklı tabii ki aklının ve maceraperest şuuruyla perdenin eksik taraflarını doldurmuş
olabilir.

Bir gerçek var ki üstüne basmadan geçilemeyecek: Cihangir dediğimiz tayfanın ülkenin
kültürel hafızasını inşa ettiği gerçeği. Peki sormazlar mı; bu insanlar hiç senaryo yazmazlar
mı? Sadece abuk sabuk yönetmen buluşmaları mı olur, ya da kocasından azar işiten entel
kadının kaçması mı? Demek ki senarist günün sonunda, bu çevrede yaşayan insanların
sorunlu ve hastalıklı olduğunu demeye getiriyor. Nedim karakteri en bilgiçleri olarak sunulmuş.
Birileri şu karakter şu ünlü isim, şu şudur diyecektir. Ancak bunları yapmak saçmalamaktan
öteye varamaz.

Ortada on bölümlük, sanat yapmak adına sıkıcı olmayı tercih etmiş ya da senaristin bakışıyla
bakarsak eğer, sanat filmi demek konuşmamak demektir demeye getiren bir izlenim edinmiş
diyelim. Oysa dünya sinemasında diyalogla ilerleyen muhteşem başyapıtlar var. Akın Aksu,
sinemayı sadece görsel ve işitsel olarak kodlamış. Oysa sinema bir bakımıyla ruh işidir,
duygu, manevi hazdır da. Günümüzde felsefeyi sinema diliyle yapmak, belki de en başarılı,
geçirgen ve rahat yol budur diyebiliriz.

Diziyi eleştirmek ya da birilerine yaranmak için övmek niyetinde değilim. Ortada harika bir
sinematografi, yönetmenlik başarısı var. Mesela filmin en etkili yerlerinden biri sevişme
sahnelerinin bilerek konulmaması. İşte burada seyirci arka planı düşündü, kendisi eksik
yerleri tamamladı. Bu yenilikçi açıyı ilk defa Türk sinemasında görmek ve yeni sinemacılara
örnek olması açısından kıymetliydi.

Hollywood sinemasının “her şeyi göster” anlayışı dışında bir göstermeme, seyirciyi
düşündürme anları pek keyifliydi. Ancak senaryonun bazı kusurlarını söylemezsek hata etmiş
olabiliriz. Senaryo harika değildi. Ancak kötü de diyemeyiz. Ortada bir lastik var, iyi
çekilmiş. Hikaye bir uzun metraj olabilirmiş ama diziye yamanmış da diyebilirsiniz.

Nuri Bilge’nin evinde çekilmiş sahneler Uzak filmini hatırlattı. Bu sefer eksik olan tek şey
Cihangir’in ruhsuzluğuydu. Karakterler bezgin, hortlak ve kaybetmişler. Sana bilmek onlara
dert olmuş. Hafakanlarıyla boğuşuyorlar. Yaşama sevinçleri yok. Hepsi bir hiç aslında diyor.
Anadolu ile metropolü kıyaslaması ise değerliydi. Türk sineması, Türkiye sineması
tartışmaları da.

Bu dizi için tamamlayıcı ve eksik olan unsurlar; dönekler ve dönemeyenlerin mücadelesi
diyebiliriz. Annesinin dindarlığı, bu seküler mahallede itibarına leke düşer diye korkan
yönetmenin korkusu için bile bu diziyi yapmaya değer.

Akın Aksu, kalemin var olsun. Mustafa Kara’yı ve oyuncusundan çaycısına, figüranına kadar
emek veren herkesi kutlarım.

Cihangir her ne kadar bir cumhuriyet olmasa da, dedikodunun sinemada cumhuriyet olmaya
aday.

Bence muhafazakarlar da sekülerler de bu diziye mesafe alacak. Çünkü ikisine de hitap
etmiyor. Birisi düşmanca bir tavır alıp "Bize kusuyorlar" diyecek, diğer taraf "Tu kaka" edecek.

Kaçın beyler, bu sıkıcı dizi midenizi bozar.

Yorumlar
S
Sultan 2 hafta önce
"Cihangir Cumhuriyeti dizisi üzerine yapılan bu değerlendirme oldukça çarpıcı. Dizinin atmosferi, karakterleri ve hikâye akışı üzerine yapılan yorumlar, izleyicinin beklentisini nasıl şekillendirdiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle sahicilik meselesi önemli bir nokta. Günümüz dizilerinde gerçekçilik ne kadar korunuyor, yoksa tamamen kurgu mu ön planda? Bu yazıyı okuduktan sonra diziye bakış açım değişti diyebilirim.
BEĞENME
0
CEVAPLA
s
seyfo 2 hafta önce
Cihangir Cumhuriyeti"nin atmosferi ve karakterleri gerçekten de İstanbul’un belirli bir kesiminin hayatına ışık tutuyor mu, yoksa yalnızca popüler klişeleri mi tekrarlıyor, bu önemli bir soru. Yazıda da bahsedildiği gibi, dizinin sahiciliği konusunda izleyiciler ikiye bölünebilir. Mekânlar ve diyaloglar ne kadar gerçekçi olursa olsun, anlatının derinliği ve karakterlerin sahici olup olmadığı belirleyici olacak. Şimdilik dizinin atmosferi başarılı görünse de, ilerleyen bölümlerde bu gerçekçiliği
BEĞENME
0
CEVAPLA
Z
Ziyaretçi 6 gün önce
Diziyi izleyen biri olarak yazıyı okuyunca ister istemez düşündüm; gerçekten de bazı sahneler fazla abartılı mı, yoksa bu kadar keskin karakterler gerçekte de var mı? İzlerken atmosfer başarılı geliyor ama bazı diyaloglar yapay duruyor gibi. Özellikle mekanlar ve kamera kullanımı çok iyi olsa da karakterlerin derinliği konusunda eksiklik hissediliyor. Gerçekçi mi değil mi tartışılır ama kesin olan şey, izleyiciye belli bir bakış açısını dayattığı. Yine de izlerken sıkmayan, düşündüren bir yapım
BEĞENME
0
CEVAPLA