İYİLİĞİ YAYALIM!

"İyilik yapmaya gücün yetmiyorsa, bari kötülük yapma."
                                                            – Mevlana Celaleddin Rumi

İyilik, karşılık beklenmeden yapılan, iyi olma hali ve yardım etmek anlamına gelir. İyilik, zıddı olan kötülükle birlikte yaratıldı. İnsan içinde hem iyilik hem de kötülük barındırır. Bu iki duygu, bize seçimlerimizle kim olduğumuzu ortaya koyma fırsatı sunar.

Hayat seçimlerden oluşur; seçimlerimiz, nasıl bir insan olduğumuzu belirler. İyi bir insan olmak veya kötü bir insan olmak şartlara bağlı bir durum değildir.

İyilik ve kötülük üzerine söylenmiş birçok özlü söz bulunmakta;

“İyilik eden iyilik bulur.”
“Kötü söyleme, kötü işitirsin.”
“Kötülük kendine döner.”

Bu sözler, iyilik ve kötülüğün evrensel bir gerçek olduğunu gösterir. Her toplumda, her bireyde bu iki durum içsel bir kaynaktan çıkar.

Dünyaya geliş nedenimiz; kendimizi gerçekleştirmek, potansiyellerimizi keşfetmek ve potansiyelimizi ortaya çıkarmaktır. Kamil insan olmak, insana verilen en yüksek seviyedir. Bu bilgelik haline ulaşmak kolay değildir; ancak hatalardan ders alarak ve onları tekrar etmeyerek mümkündür.

Allah bizlere iyilik etmeyi sever ve bizlerden de iyilik yapmamızı ister. Bir iyilik düşündüğümüzde sevap kazandığımız gibi, bunu eyleme döktüğümüzde sevabımız artar. Ancak kötülük düşündüğümüzde eyleme geçirmezsek sevaba yazılırken, eyleme geçtiğimizde günaha yazılır. Bu, iyiliğin ne kadar değerli olduğunu göstermez mi?

İsra suresi 7. ayette der ki:
“İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz; kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz.”

Evrensel karma yasası da bu prensibe dayanır: “İyilik edersen iyilik bulursun; kötülük edersen kötülük bulursun.”

Hayatınızda bir şeyler yolunda gitmiyorsa, çevrenizi suçlamak bir seçenek gibi görülebilir. Ancak önce kendi yaptıklarınıza dönüp bakmak gerekir. Vicdan ve merhamet duyguları bu noktada devreye girer. Vicdan, bir pusula gibidir; içiniz rahat değilse, doğru yolda değilsindir.

Hacı Bektaş-ı Veli’nin şu sözü bu durumu özetler:
“Ayağın taşa takılsa, kalbini yokla.”

İnsanın yaptığı iyilik de kötülük de boşlukta kalmaz; döner dolaşır ve sahibini bulur. Bazen iyiliklerimizin karşılığını göremediğimizde hayal kırıklığı yaşayabiliriz. Ancak iyilik, karşılık beklemeden yapılan bir davranıştır. Allah, iyilik yapanı hiçbir zaman karşılıksız bırakmaz; belki bu karşılığı başka bir yerden, beklenmedik bir zamanda alırız. Beklenmedik gelen para, bulduğunuz otopark, çok istediğiniz bir şeyin size hediye edilmesi ya da bir sıkıntının ortadan kalkması, iyiliğinizin dönüşü olabilir.

Günümüzde kötülüğün giderek yaygınlaştığını gözlemliyorum. Sosyal medyada olumsuz olayların daha çok gündeme gelmesi, korku ve kötülük frekansını artırıyor. Ancak korkunun karşısında daha güçlü frekanslar var: Koşulsuz sevgi, güven ve iyilik. İnsanları korkunun etkisinden çıkarmak için sevgi ve iyiliği yaygınlaştırmalıyız.

İyiliği yaymak için yapabileceklerimiz:

1. İnsanlara davranışlarınızla örnek olun
Nazik davranmak, gülümsemek, hatır sormak, selamlaşmak bunlar örnek davranışlardır. Teşekkür etmek, hediye vermek, ikram yapmak, komşuya yardımcı olmak, hayvanları beslemek, çöpleri toplamak, çevreyi temiz tutmak gibi küçük jest ve davranışlarla örnek olabilirsiniz. İnsanları eylem ve davranışlarınızla teşvik edebilirsiniz.

2. Toplum için gönüllü çalışmalar
Çevreye duyarlı, toplumu ilgilendiren okul, hastane, dernekler gibi kuruluşlara destek vererek topluma katkı sağlayabilirsiniz.

3. Sosyal medyayı iyilik için kullanın
Olumlu ve motive edici paylaşımlarla iyiliği teşvik edebilir, geniş bir kitleye ulaşabilirsini

Sevgilerle,
Emel Baykara – Hayatinemeli
Spiritüel Danışman – Yaşam Koçu – Enerjist – Enerji Davranış Uzmanı – Numerolog – Yazar