SÜMERLER VE GÜÇLÜ ŞEHİRLERİ
Sümîrler, M.Ö. 4. binyılda Mezopotamya topraklarında yaklaşık on iki şehir devleti kurmuşlardı. Bu şehirler, surlarla çevrili yapılarıyla hem savunma hem de tıcaret açısından kritik öneme sahipti. Şehirlerin merkezinde ziggurat adı verilen büyük tapınaklar bulunmaktaydı. Uruk, Sümîrlerin en kalabalık ve en gelişmiş şehirlerinden biriydi. 80.000 kişiye yaklaşan nüfusuyla, döneminin en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelmiştir.
SÜMERLERİN TEK KADIN HÜKÜMDARI: KUBABA
Sümérlerde kral listesi kayıt altına alınmıştır ve bu listede tek bir kadın hükümdar dikkat çekmektedir: Kubaba. M.Ö. 2500 yıllarında yaşadığı tahmin edilen Kubaba'nın, Kish şehrinin temellerini güçlendirdiği ve kendi hanedanlığını kurduğu bilinmektedir. Kadın yöneticilerin nadir görüldüğü bir dönemde bu kadar güçlü bir konuma gelmesi oldukça dikkat çekicidir.
SÜMERLER VE ASKERİ TEKNOLOJİLERİ
Sümér şehir devletleri arasındaki rekabet zaman zaman çatışmalara neden olmuştur. Tarihte bilinen en önemli Sümér savaşlarından biri, Lagash Kralı Eannatum'un, Umma şehrini fethetmesi olmuştur. Bu zafer, "Akbaba Steli" adı verilen bir anıtta betimlenmiştir. Sümérler aynı zamanda, muhtemelen ilk kez "falanks" sıpılanını geliştirerek düzenli bir ordu sistemine geçmişlerdir. Ancak iç savaşlar, dış tehditlere karşı zayıf düşmelerine de neden olmuştur.
SÜMERLER VE BİRA GELENEĞİ
Sümérler, tarihin ilk bira üreticileri arasında yer alır. M.Ö. 4. binyılda bira yapımına dair kalıntılara rastlanmıştır. Bu içecek, sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda besin kaynağı olarak da kullanılmıştır. Sümérlerde "Ninkasi" adında bir bira tanrıçası bile bulunmaktaydı.
CUNEIFORM: TARİHİN İLK YAZI SİSTEMİ
Sümérler, tarihin ilk yazı sistemini geliştiren medeniyet olarak bilinir. M.Ö. 3400 yıllarında geliştirilen çivi yazısı, kil tabletler üzerine kazınarak kaydediliyordu. Başlangıçta ticari kayıtlar için kullanılırken, zamanla edebi eserler ve hukuki metinler de bu sistemle yazılmaya başlandı.
SÜMERLERİN KEŞİF EDİLMESİ
Sümérler, uzun süre boyunca unutulmuştur. Ancak 19. yüzyılda Fransız ve Britanyalı arkeologlar tarafından Mezopotamya topraklarında yapılan kazılar sonucu bu büyük medeniyetin izleri ortaya çıkarılmıştır.
Kaynak: History, Townshend International School
