Beklenen Sen

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Beklenen Sen

kime sorsan tanımaz beni

yabancı bir gölge gibiyim

izbe sokaklara dalarım geceleri

simsiyahtır ayak izim

sorulduğunda bilinmeyen adres gibiyim

ne kapım çalınır ne de telefon

mektubu gelmeyen

gelse de bulunamayan adresim ben

                       hiçbir gözde rastlamadığım

                       hiçbir sözde bulamadığım

                       adresimdin sen

 

davetsiz misafir gibi girdiğim hayatlarda

hep yabancı hissettim kahkahalara

ne geldiğimi fark ettiler

ne gittiğimi uzaklaştığımda

ne çok tanık oldum

gerek bile duyulmayan vedalara

hoşça kal'sız

içilmeyi unutulmuş bir bardak çay gibi

soğuk ve tatsız

                       çayı sıcak tutan ev sahibi gibi

                       pencereden yolunu gözleyen ben

                       bir türlü gelmeyen misafirdin sen

 

başkasına verilmiş en güzel hediyeydin sen

bana verilsin istediğim

başkasının yazdığı en güzel şiirdin sen

hep yazmak istediğim

oysa güzellik, gelişigüzel

düşüncesizce dağıtılmış

hakkıyla kazanılmamış hediyeydi

                       payına güzellik düşmemiş çirkin olan ben

                       hakkıyla kazanılmış güzelliktin sen

 

antik bir limanım şimdi

gemilerim batık, hazinelerim kayıp

yağmalanmış duygularım

sağa sola saçılmış umutlarım

terk edilmiş kasabayım ben

gelenim gidenim yok

ıssız bir durak gibiyim

bekleyenim yok

yolcularım yok

                       bu duraklarda durup bekleyen ben

                       bir umut, beklenen sen

 

tanrılar beni affetmesin tamam da

ama onlar da anlaşsınlar aralarında

hangisine sorsan en iyisi o

birini seçip diğerini kırmak istemedim

odin'den zeus'tan, vazgeçtim enlil'den

kabala'dan avesta'dan ve tüm batık yazıtlardan

sığınacak bir dinim

yakarılacak tanrım yok

rüzgârda devrilip parçalandı putum

                       kaybolan imanım, yarattığım tanrım

                       kırılan putum, yakılan yırtılan kutsal kitabım sen

                       ibadette yakılan mum ben

                       yakarılan sen

 

şimdi ağır bir yük gibi cesedim

kendi kefenimi kendim saramıyorum

cemaatim yok

ardımda ağlayan, deniz tuzu akıtan

hüzünlü gözler yok

mezarsız bir ölüyüm şimdi

adımı yazan başucumdaki taş yok

karıncalar taşıyor cesedimi hücre hücre

sinekler konargöçer yaşıyor kirpiklerimde

seyretsin âlem nasıl ölünüyor hasretinle

                       şimdi kefensiz cesedim ben

                       hep sarmasını istediğim kefendin sen

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *