Bazı yerler vardır, adını söylemen bile yavaşlatır içini.
Zeytinli mesela… Erdek’in uykulu kıyısında, zeytin dallarının arasına saklanmış bir huzur mabedi…
Burada sabahlara bir başka uyanırsınız. Güneş, zeytin yapraklarının arasından süzülürken, martıların sesi denizin kalbine dokunur. Kaldırım taşları bile geçmişin sessiz, vakur izlerini taşır. Her adımında toprakla bir anlaşmaya varırsın; toprak, “Burada aceleye yer yok,” der gibidir.
Çocukluğumun kokusu gibi kokar bu kasaba.
Taze pişmiş ekmek, deniz tuzu ve zeytinyağının saflığı… Bahçelerde telaşsız içilen çaylar, gölgelerde büyüyen sonsuz yaşanmışlıklar…
Herkes birbirine biraz tanıdık gelir… Belki aynı rüzgârla büyümüşüzdür, kimbilir.
Zeytinli’de zaman durmaz da sadece yavaşlar aslında. Size de yaşamın bir başka dili olduğunu hatırlatır:
Sessizliğin de müzik olabileceğini, kalbin bazen dalga sesleriyle yeniden atabileceğini…
Belki de hepimizin bir yanını burada unuttuğunu…