Bodrum’a geldiğim ilk günlerde tanıştık Coşkun Aktemel’le, 2002 yaz başlarında. Kendi halinde, sabah erkenden evinden çıkar, Denizciler Lokali’ne gider, orada tanıdıkları ile söyleşir, akşam olunca da evine dönerdi. Benden sanıyorum on beş yaş kadar büyüktü ama “abi” diye hitap ederdi. Gerçi yaşı kaç olursa olsun herkese “abi” diyerek başlardı söze.
Tanışmamız çok ilginç olmuştu onunla; Nâzım Hikmet sokaktaki ilk atölyemin önünde oturmuş çay içiyordum. Coşkun Abi geldi, atölyenin camından içeriye bakıp, “Güzel resimler abi, yeni geldin galiba,” deyip söze başladı.
“Siz ne yapıyorsunuz?” diye sorduğumda, “Ben de kendimce şiir ve öykü yazmaya çalışıyorum,” deyince, bir gün önce Bodrum’un yerel gazetesi Bodrum Ekspres‘te okuduğum bir şiiri anımsadım ve “Bodrumlu bir kişinin şiirini okudum, çok beğendim, ‘Maydoslu Balıkçı’ imzasıyla yayımlanmış,” dedim.
“Yapma yaa, o benim şiirim. Yayımlansın diye gazeteye vermiştim, demek yayımlanmış. Haberim yoktu, gider alırım,” dedi.
O gün o şiiri gazeteden kesip saklamıştım, halen de saklarım:
Hayyam Usta eteğini topladı
Acem şalı bin bir rengi sakladı
Tok sesiyle
“Mahtan sonra insanlık ışık hızına
Şiire binip gidecek zühre yıldızına”
Eşref Ustam şikâyetçi,
“Benim şiirlerimi de söylüyormuşsun
Olduk olmadık yerlerde
Söyleme !..
Şiir su gibidir, akar derin yerlere
Bulanır su, eğer akarsa sığ yerlere”
Sevgili Neyzen Ustamda
Öfke de var umut da, neye üfler gibi
Şiir dediğin bir sır, bir esrardır
Anlamaza söylenirse haramdır.
Niceleri var seni arıyor
Vuslat yakın, umut yoldadır.
Ustalar arasında uyuyup kalmışım.
Bu şiirin, “Şiir su gibidir, akar derin yerlere/ Bulanır su, eğer akarsa sığ yerlere” mısralarını onun izniyle şu şekilde değiştirmiş ve paylaşmıştım: “Sanat su gibidir, akar derin yerlere/ bulanır su, eğer akarsa sığ yerlere.”
Konuşmayı severdi; ama boş değil, sanat üzerine, şiir ve öykü üzerine hep konuşurdu. “Abi, beni senden başka dinleyen yok, onun için her gün sana geliyorum,” derdi. ‘Balıkçı’dan (Cevat Şakir Kabaağaçlı) anlatırdı, tıpkı onun gibi balıkçı yaşantılarından ve onların deyimlerinden söz ederdi.
Bana göre çok güzel öyküleri vardı, birkaç tanesini benimle paylaşınca kitap haline getirmesini önermiştim.
“Abi, evde karımdan, oğlumdan gizli yazıyorum ben bunları. Sevmiyorlar şiiri, hikâyeyi; yazdıklarımı yırtıyorlar,” diyordu.
Onun siyah tüy ve bir kayabalığını betimlediği iki öyküsü belleğimde; bunları ileride yazmayı düşünüyorum.
Eskiden Bodrum Belediyesi’nin alt katında meclis toplantı salonu vardı, meclis toplantıları dışında sergi ve toplantılarla, ayda bir defa şiir günleri de düzenlenirdi ve şiir günlerinin müdavimlerindendi.
Yazları kısa bir süreliğine Çanakkale’ye giderdi, “Bodrum çok sıcak abi, on gün de olsa Çanakkale’ye kaçıyorum,” derdi.
Ölmeden bir yıl önce sevinçle bana gelmiş, “Abi, yayıneviyle anlaştım, öykülerim basılacak, işte sözleşme,” diyerek yayın sözleşmesini göstermişti.
Sekiz yıl oldu aramızdan ayrılalı Coşkun abi.
İyi ki tanımış, dostum olmuştu Maydoslu Balıkçı Coşkun Aktemel.