Bugün, saat tam 11:00’de Galatasaray Lisesi‘nin tarihi avlusunda, belki de yıllar sonra bile hatırlayacağımız bir heyecan yaşanacak. Çünkü bu sabah sadece bir çekiliş değil, birçok anne-baba için umutların, hayallerin ve küçücük dileklerin buluştuğu bir an gerçekleşiyor.
Kızım Neva da o 50 çocuk arasında yer alıyor. Adı okunacak mı, minik elleriyle büyük kapıdan içeri adım atacak mı bilmiyorum. Ama şunu biliyorum: O isim okunsa da okunmasa da biz zaten kazandık. Çünkü bir çocuğun öğrenme isteği, bir annenin inancı ve bir ailenin sevgisi varsa, her yol bir okul, her sokak bir sınıf olur.
Galatasaray Lisesi, sadece bir okul değil; bir kültür, bir hafıza, bir gelenek. Bugün orada bulunacak onlarca anne gibi ben de içim kıpır kıpır, kalbim sessizce “Neva” ismini bekliyor. Ve evet, Neva benim kızım… Tüm anneler gibi ben de onun iyi eğitim almasını, güçlü karakterle büyümesini ve özgür düşünebilmesini istiyorum. Kim istemez?
Ama biliyorum ki o kura çekilse de çekilmese de, Neva’nın yolu daima kendi adımlarıyla aydınlanacak. Her sabah kalkıp merakla dünyaya bakması, her yeni bilgiyle heyecan duyması, her yanlışta yeniden denemesi zaten onun gerçek okuludur.
Bugün orada isimler tek tek okunacak. Kimilerinin gözleri sevinçle parlayacak, kimilerinin yüreği hafifçe burkulacak. Ama hepimiz için bu sadece bir başlangıç. Çünkü bir çocuğun yolculuğu hiçbir zaman bir kura çekilişiyle belirlenmez; sevgiyle, destekle ve inançla şekillenir.
Neva’ya ve onunla birlikte kura bekleyen tüm çocuklara sesleniyorum: Şansınız bol, yolunuz aydınlık, kalbiniz cesur olsun. Hangi kapıdan girerseniz girin; öğrenmeye, sormaya ve üretmeye devam edin.
Bu sabah hepimizin duası ortak: Sadece bir okula girmek değil; güzel insanlar olarak büyüyen çocuklar yetiştirmek.