Saat gecenin üçü, uyku tutmuyor bir türlü. Usulca yatağımdan kalkıp evin içinde dolaşıyorum sebepsiz.
Aklımı kurcalayan, o güne has bir durum yok ortada. Her zamanki sorunları saymazsak tabii.
Bir bardak su dolduruyorum, bir yudum alıp bırakıyorum, susamamışım belli ki.
Bir siren sesi duyuyorum sonra, kim bilir kim hasta, kim öldü yine, kim yasta…
Oturuyorum tabureye, duvara yaslıyorum sırtımı, avuçlarımın arasına yerleştiriyorum yanaklarımı. Öne doğru uzatıyorum sızlayan bacaklarımı, geriliyorum, esniyorum, ovuşturuyorum gözkapaklarımı. Uyku sersemi bir halde düşünmeye başlıyorum ertesi gün yapacaklarımı.
Yarını düşünmeye çalışırken hep dün geliyor aklıma; dünde kalmış her şey, yarım ve bitmemiş hesaplar, daha öncelerinin kapanmamış defterleri, okunmamış mektuplar, söylenememiş sözler, yarıda bırakılan kitaplar.
Yaş ilerleyince hatıralar daha bir belirginleşiyor, geçmişte kalan kalmıyor eskisi gibi.
Çocukluk halim dikiliyor karşıma, afacan, uçarı, biraz mahcup, biraz haşarı. Bir anı diğerine uymuyor, bitmiyor soruları. Cahil işte, düşünmüyor ilerisini, anlatıyor yaptığı hataları.
Akıl versem de nafile, düzeltmesi imkânsız artık, tekrar yaşayamayacağım ki geçmiş yılları.
Gençliğim desen keza, somurtuyor öfke içinde, yaşatamadığım aşklardan dem vuruyor bana.
“Suçlusu ben değilim,” diyorum, “çaresizdim, anlasana!”
Keşkeler asılıyor paçalarımdan, pişmanlık kusuyor pijamamın üzerine. Silkiniyorum, dalmışım meğer.
“Takmayın kafanıza” demiştim ya bir ara size, öyle olmuyor işte. Bugünün düşüncesi yarın için geçerli, yaşanmamış anların planıyla ilgili, hep afaki olacak ve öngörülmemiş bir şekilde yaşanılıp bitecek, gün gelecek onlar da bir gün geçmişte kalacak.
Hâlbuki en önemlisidir ânı yaşamak, atlamadan hiçbir şeyi, keyfini çıkarmak ve tüm sorunları bir sonraki güne aktarmadan hayata yeniden başlamak.
Ne kolay söyleniyor değil mi? Cümle kurdukça çözdüğünü zannediyorsun, akıl verir gibi sıralıyorsun kelimeleri.
Kâğıt üzerinde basit gibi duruyor oysa, belki de o yüzden yazmak rahatlatıyor insanı.
En azından kayda geçiriyorsun, üzerinde düşünüyorsun ve sıralıyorsun bütün dertleri.
Yine de siz yazın bir kenara ve çöpe atın aklınızda düne dair ne varsa,
“Dün dünde kaldı cancağızım, artık yeni bir şeyler söylemek lazım.” demiş Mevlana.
Öyle yapın siz de, bugünün dertleri yeterince zor zaten, maalesef hiçbir çözüm önerimiz yok aklı dünde kalana.
insanın gece yarısı düşünceleriyle yüzleşmesini öyle güzel anlatmış ki… Hepimizin zaman zaman yaşadığı ama adını koyamadığı o hisleri, satır aralarında bulmak mümkün. Geçmişe takılı kalmanın, keşkelerle boğuşmanın nasıl bir ağırlık yarattığını sade ama etkileyici bir dille anlatmış yazar. Özellikle anı yaşamak vurgusu düşündürücüydü, çünkü hepimiz bunu biliyoruz ama uygulamakta zorlanıyoruz. Okurken bir an durup kendi geçmişime daldım, kendimden bir parça buldum
Yine güzel ve etkileyici bir yazı. Kaleminize, emeğinize sağlık. Yeni kitabınızı da merak ve sabırsızlıkla bekliyorum.
Güzel bir yazı, keşke başarabilsek, becerebilsek ama düşünmeden olmuyor ki. Yarının dertleri endişelendiriyor bizi.
Dünü dünde bırakabilsek iyi olurdu elbette ama hiçbir gün, hatta hayatın hiçbir evresi öncesi ve sonrasından bağımsız değildir.
Özne siz olduğunuz müddetçe tümden ve parçalardan sorumlusunuzdur. Parçaları birleştirip elde ettiğiniz şey, arada yaşadıklarınızdan dolayı asla tüm etmeyecektir.
Güzel yazı, elinize sağlık. Kaleminiz daim olsun.
Geçmiş ve bugün arasındaki farklara dair düşündürücü bir perspektif sunuyor. Özellikle siyasetin ve toplumun değişen dinamikleri üzerine yapılan vurgular oldukça yerinde. Geçmişte alınan kararların bugüne nasıl etki ettiğini anlamak için iyi bir analiz olmuş. Ancak, bazı noktalar biraz daha detaylandırılabilirdi. Yine de okunmaya değer, akıcı bir yazı olmuş.
Tadı damakta kalan bir yazı olmuş . Devamı gelsin inşallah
Etkileyici bir yazı olmuş kalemine sağlık
Gerçekten düşündürücü bir yazı! Geçmişe takılıp kalmak yerine bugünü değerlendirmek ve geleceğe odaklanmak gerektiğini çok güzel vurgulamışsınız. Günümüz dünyasında bu bakış açısını korumak bazen zor olabiliyor ama yazınız, insanın kendi hayatına daha bilinçli bakmasını sağlıyor. Akıcı ve sade anlatımınız sayesinde keyifle okudum. Emeğinize sağlık
Yazınız bana çok iyi geldi. Özellikle ‘bugüne hakkını vermek geçmişe takılı kalmamaktan geçer’ cümlesi gerçekten düşündürücüydü. Hayatın hızında bunu unutuyoruz. Kaleminize sağlık.
Geçmişi bırakıp bugüne odaklanmak gerçekten kolay değil ama yazınız insanın içini biraz olsun motive ediyor. Özellikle değişimle ilgili söyledikleriniz çok yerinde, elinize sağlık.
Ne güzel bir hatırlatma… Geçmişe takılı kalmadan bugünün kıymetini bilmek, insanın ruhunu hafifleten bir bakış açısı. Yazınız, geçmişin yükünü bırakıp yeni bir başlangıç yapma cesaretini hatırlattı bana. Özellikle ‘her gün yeniden başlamak mümkün’ mesajınız çok ilham vericiydi. Kaleminize sağlık.