Bir aydır cezaevinde tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı’nın YouTube kanalında yayımlanan ‘Fatih Altaylı Yorumlayamıyor’ programına ünlü komedyen Cem Yılmaz konuk oldu.
Programda, “Kanalınızın çok sadık bir izleyicisiyim. Bugün de keşke gelmeseydim” diyen Yılmaz, Türkiye’de mizahın sınırlarından birey olmanın zorluklarına değin pek çok konuda dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
“Normal şartlar altında hiç olmadım”
Cem Yılmaz’ın programda öne çıkan ifadeleri şöyle:
“Bizim memlekette okul hayatından hatırladığım bir tabir vardır ‘normal şartlar altında’ diye. Benim için ‘normal şartlar altında’ durumu gençliğimden beri hiçbir zaman olmadı. Ben bunu memleket iklimiyle ilgili, insanların birbirileriyle ilişkileri bugünden daha iyi bile olsa bunda sorun gören toplumun içinde olmakla beraber dışından bakan bir kimse olduğumdan hiçbir zaman bununla barışık olmadım. 80’li yılların ortasında artık biz ergenlik yaşayan insanlardık o zaman da memnun değildik. Neşe üreten bir kimse olarak, toplumda neşenin önünü kesecek davranış, kişi, kurum ve davranışlar benim şahsen karşısında olduğu bir durum. Bu da bizi otomatik olarak bir yere yerleştiriyor.”
“Fazla bireyci bir insan olduğum için işim çok zor”
“Ben birazcık daha sokağa inanan bir kimse olduğum için profesyonel bir komedyen gibi bunu göğüslemek istemiyorum. Benim sahnede yaptığım işin kendine ait kuralı var. Ama günlük, sizin kanalınızı izlerken, ‘Aaa, Fatih Abi şundan bahsetti, Emre de ona bunu sordu. Vay şimdi haberim oldu memlekette olanlardan. Şimdi sıra bununla bir mizah üretmekte’ gibi bir mesai harcamayı değerli görmüyorum. Ben ‘normal şartlar altında’yı yakalamaya çalışıyorum. Çünkü benim ‘normal şartlar altında’ olmamayı sağlayacak kudretim yok. Belki de fazla bireyci bir insan olduğum için işim çok zor. Bireyciler toplumsal olaylarda çok sıkıntı çekerler.”
“Gerçek bir insan gibi üzülmek…”
“Bir duruşun kalitesini belirleyen şey, üzerine birazcık daha fazla düşünmek ve zamanı geldiğinde söylemekten geçiyor. Bizim işin en hatırı sayılır etkisi buralarda oluyor. Yoksa günlük bülten çıkaran birine dönüşüyorsunuz. O da kendinizi fazla önemsemek gibi bir hareket başlatmış oluyor. Bir konuda mağdur olan bir kişi kadar üzülmeyi, ondan mesleğime yarayacak şaka üretmekten daha kıymetli görüyorum. Gerçek bir insan gibi üzülmek, gerçek birisi gibi sıkılmak gibi…”
“İddianameye girmesin ama ben de şikâyetçiyim”
“Fatih Abi’den ben de şikâyetçiyim; bu iddianameye girsin istemiyorum ama bana da kötülüğü dokundu… Çünkü bütün soruları bana soruyordu. Soruları bana soruyor, Nilperi de orada duruyor falan… Kız da diyor ki “Sana sordu… Ben cevaplıyorum, altta yorumlar: ‘Cem yine kimseyi konuşturtmadı.’ Fatih Altaylı bu konuda beni gerçekten zor durumda bıraktı.”