Nursen Demir, ilk üç öykü kitabı Gelincik Çeşmesi, Önce Kuşlar Gitti ve Eski Bir Gramofon‘un ardından edebiyat dünyasına bu kez çarpıcı bir ilk romanla dönüş yapıyor.
1894’ten 1980’e tarihsel bir yolculuk
Yazar, 1894’ten 1980’e kadar uzanan neredeyse yüz yıllık bir dönemi ele aldığı biyografik romanında, Anadolu’nun küçük bir ilçesinde yaşayan Mebrure’nin hayat hikâyesi üzerinden, Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrasındaki yoksulluk içinde bir ailenin ve çevresindeki olayların izini sürüyor.
Savaş, açlık ve yoksulluk
Karadutun Yaprağı klasik bir anlatım tekniğiyle yazılmış; Mebrure’nin dünyaya gelişinden bebekliğine ve çocukluğuna kadar her aşamasını gözler önüne seriyor.
Yalın ve akıcı bir dille kaleme alınan roman, Mebrure’nin 14 yaşında zengin bir ailenin oğlu Ahmet ile nişanlanarak 17 yaşında konağa gelin gitmesiyle devam ediyor. Mebrure’nin bir oğlu oluyor, ancak eşi Osmanlı İmparatorluğu’nun 1914 yılındaki seferberlik ile silah altına alınıyor; bu sırada ikinci çocuğuna hamile olan Mebrure’nin ilk oğlu Salim aniden hastalanarak hayata gözlerini yumuyor. Mebrure ve Ahmet’in ikinci çocuğu henüz 4 yaşındayken Yemen Cephesi’nden eşinin şehit olduğu haberi geliyor.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçiş sancıları
Nursen Demir’in önümüzdeki günlerde yayımlanacak olan biyografik romanı Karadutun Yaprağı: Mebrure, önceki öykü kitaplarında sıkça rastladığımız büyükannesinin yaşam hikâyesini yansıtıyor.
Romanın giriş kısmında kaleme aldığı kısa bir önsözde, Demir, büyükannesinin anlattıklarını birebir yazdığını ifade ediyor.
1894’te doğan Mebrure’nin yoksulluk, hastalık ve ölümlerle dolu yaşamı 1980 yılında sona eriyor.
Romanda, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçiş sancıları, Kurtuluş Savaşı’na dair etkileyici anekdotlar ve 1940’ların, 50’lerin toplumsal olayları gibi pek çok unsur yer alıyor.
Mebrure, bebekliğinden itibaren mahalle sakinlerinin el üstünde tuttuğu, herkesin neşesi haline gelen ve yüzleri gülümseten bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca romanda, onun çevresinde bulunan Eleni, Mary ve Anahit Teyze gibi gayrimüslimlerle Türk halkı arasındaki güçlü dostluk bağları da dikkat çekiyor.
Atatürk’ün Ergani Bakır İşletmesi’nde Fethiye Nene’yle diyaloğu
Dönemin diyalogları, yerel deyişler, kıyafetler, yeme içme kültürü ve savaşlarla yıpranmış bir imparatorluktan günümüze uzanan atmosferin detaylarıyla, Karadutun Yaprağı: Mebrure, aynı zamanda bir ulusun yeniden doğuşunu, özgürleşmesini de ele alıyor. Atatürk’ün Maden ilçesine gelişi ve Ergani Bakır İşletmesi ziyareti sırasında Fethiye Nene ile yaptığı duygusal sohbet de romanda yer alan çarpıcı detaylardan sadece biri.
newhaber’in önerisi
Nursen Demir’in Türkiye’nin yakın tarihini resmeden bu biyografik romanı Karadutun Yaprağı: Mebrure, çok yakında okuyucularıyla buluşuyor.
Gerçek bir yaşam hikâyesinin bu etkileyici anlatımının kitapseverlerden tam not alacağından eminiz. Sanat dünyasındaki gelişmelerden haberdar olmak için bizi izlemeye devam edin!